16 Ekim 2010 Cumartesi

.İlk hastalık, ilk kaşık maması

Merhaba,
Bu hafta bizim için ilklerin yaşandığı bir hafta oldu... İlk olarak geçen hafta Gülcan ablamız şifayı kapmıştı. Cumartesi günü ben oldukça kırgındım, burun akıntısı ve hapşurukla birlikte bir hafta sonu geçirdim, mümkün olduğunca maske takarak Ege' yi korumaya çalıştık. Hafta başı gibi evimize giren virus Soner'i ele geçirmeye başladı ve ne kadar dikkat etsek de malesef 13 Ekim Çarşamba günü, tam da aylık kontrol için doktora gideceğimiz gün Ege' nin burnu akmaya ve öksürüğü başladı :(( Zaten bir kaç gündür çok keyifsiz ve bitkindi... İştahı azalmış, kafayı kaldıramaz haldeydi... Neyse ki Özlem doktoru görecektik. genel muayanemiz iyi geçti. Boğazımız biraz kızarmış, her ihtimale karşı ilaç yazdı doktorumuz, aşımızı da iyileşince yapacağını söyledi... Neyse ki bugün cumartesi ve daha iyi durumda.. Umarım atlattık :)
Kontrolumuzde artık süt depolarımın azalmaya başladığını ve ne yapmamız gerektiğini konuştuk. Pirinçli muhallebiye geçebileceğimizi, yavaş yavaş alışacağını, sonra da sebze deneyeceğimizi söyledi Özlem dotorumuz... Bir kaç gün Ege' nin iyi hissetmesini bekledim. Bugün evde olmanın verdiği cesaretle Soner ile denemek istedik ve Ege uyurken mamasını hazırladım oğlumun... Çok heyecanlı ve meraklıydım. Acaba yiyecek miydi? Ve işte beklenen an geldi, Ege uyandı, Önce mama sandalyesiyle tanıştırdık onu, biraz oynadıktan sonra önlüğümüzü taktık, elimde mama kaşığı, babası video çekimi için hazır... İlk kaşığı uzattık, biraz yüzü buruştu. Acaba yemeyecek mi? Bir kaşık daha... Çıkarmadı,,, Hadi bir daha, aaa ağzını açmaya başladı :)) İlk deneme için çoğunu dökerek, ama yine de reddetmeyerek bir başlangıç yapmış olduk :)))

6 Ekim 2010 Çarşamba

Artık Egem bunları yapıyor...

Ege ile ilgili yazmayanı çok oldu... Onun ilklerini, yapabildiklerini kaydetmeye çalışıyorum... Arada kaçırdıklarım oldu... Yazmadığım süre içinde...
4 Eylül 2010 - Ege ilk defa tatile çıktı

Eylül ayı içinde...3,5 ay- 4 ay arası
  • Sırt üstü yatarken yüz üstü dönüyor, ancak geriye dönemiyor, bu keşif hoşuna gitti :)) Sırt üstü yatar yatmaz hop diye dönüveriyor..
  • Artık eline aldığı cisimleri sıkı sıkıya tutuyor ve ekim ayı itibarıyla tadına da bakmaya çalışıyor :))
  • Artık beni, babasını tanıyor... Çok daha anlamlı bakıyor :)) İçimin yağları eriyor...
  • Gülüşleri zaman zaman kahkahaya dönüşüyor :))
  • Desteklerle oturmaya başladık... Anakucağındayken doğrulmaya, oturmaya çalışıyor...
  • Banyo yapmayı seviyor... Su kuşu olacak.. İnşallah...
  • Uyandığı zaman hemen yaygarayı basmıyor... bir süre sessiz kalabiliyor..
  • Gıdıklanıyor :)) Her fırsatı değerlendiriyoruz.. Üstünü değiştirirken göbişini öpüp öpüp birlikte eğleniyoruz...

Çalışan Anne Olmak




Çokkkk uzun bir arada sonra yine yine yeniden yazmak... Çok özledim... Bu konuda kendimi geliştirerek, daha sık yazan, yaşadıklarını kaydeden ve Ege'min gelişiminin an be an burada paylaşan bir anne olmak hedefindeyim. Ancak şimdiye kadar hem çok yazasım vardı, hem de elin bir türlü gidemez ya öyle bir haldeydim.... Çok şey birikti anlatacak, hepsini bu yazıya sığdırmak çok mümkün değil...
Sıklıkla rollerim değişiyor, önce hamileydim, sonra anne oldum, minik mucizemize kavuştum, çok çok mutlu oldum, başta da yazdığım gibi çeşitli duygular yaşadım... Sonra 26 ağustos 2010 işe başlama tarihi geldi çattı... Öncesinde gayet mantık insanı olarak tanınan ben, hep güçlü olan! (acaba) bayağı çaresiz, üzgün, sulugöz biri oldum çıktım... Şimdi ben oğlumu evde bırakarak tüm günü nasıl geçirecektim? Aynı zamanda beni bekleyen bir sürü iş yoğunluğunu da yetiştirecektim??? İlk gün işe gittim, anneme de rica ettim "ilk hafta
 kalır mısın?" diye... Daha önceden buna ihtiyacım olacağını düşünmediğim için, biraz da emrivaki yaptım... Neyse annem geldi.. Akşam eve geldim, Ege herkese gülüyor, bana yüzünü çeviriyor... Nasıl moralim bozuldu anlatamam. 3,5 aylık oğlum bana trip yapıyor... Veeee, çeşitli sorgular, düşünceler, "doğru mu yapıyorum?", "neden ücretsiz izin almadım?" gibi sorular beynimin içinde dolanıyordu... Tabii hiç bir şeye odaklanmam, konsantre olmam mümkün değil... Bu da ayrı bir stres kaynağı... İşe başlamışım, süreç başlamış ve ben bir türlü dönemiyorum... Çok zor geçti ilk hafta... Bir de bir yoğun eğitimlerle başladı ki, ne olduğumu anlamadan... Çok özlüyordum Ege'yi...
Neyse ki 4 Eylül'de bayram tatili geldi ve biz ailece ilk tatilimizi yaptık... Cumartesi günü Soner, Ege ve ben arabayla Cunda'ya doğru yola çıktık... küçük bir otel bulmuştuk orada, internetten okuyup ta olumlu yorumları da okuyunca... çok harika 4 gece geçirdik. Otel sahipleri, çalışanlar çok sıcak ve candan insanlardı. Bize bebek küveti bile sağladılar ve biz Ege'yi balkonda mis gibi yıkadık... bir akşam dışarı yemek planı yaparken Ege uyuyarak bize bir alternatif düşündürdü ve Soner yemekleri balkona getirdi ve bizim için keyifli ve nefis bir ziyafet oldu... Oradan, Çandarlı'ya babaanne ve dedenin bayramını kutlamaya gittik, onlarla da 3 gece kaldık... Ege' yi çok büyümüş buldular, özlem giderdiler...Ve 11 Eylül'de yine İstanbul'un yolunu tuttuk...
13 Eylül, okulların açılması ve işe yeniden dönüşle, artık işe tam dönüş olmuştu... İşi yetiştirme, Ege'me süt yetiştirmeye çabalama, evde Ege ile vakit geçirmek, Gülcan teyzenin Ege ile gün içinde nasıl olduğunu takip etme, Soner ile yeniden değişen rollerimizle alışma... Kendimi ellerindeki topları düşürmemeye çalışırken, gözleri şaşı olan jonglör gibi hissediyordum... Emzirme haftası olan bu haftada, keşke diyorum, keşke bir süre daha Ege ile kalabilseydim... Daha dingin, daha sakin, daha mutlu olurdum... Emzirme manifestosunda yazılan bebeğinizi 6 ay emzirirken, annenin en az 6 ay bebeğiyle olması yönündeki kampanyayı yürekten destekliyorum... Ben buna çok ihtiyaç duydum, duyuyorum... Bu kadar stresli iken, tadını çıkarmak zor... Ama anne olmak herşeye değer...
Bu arada ilk haftalara göre daha iyiyim, ancak daha iyi değilim...



4 Ağustos 2010 Çarşamba

Bebekli Babalara Bir Düzine Tüyo

Valla, ben bu konuda yazsam bir iki maddeyi çıkarır, yerine bir iki madde eklerdim. Eş olmak öncelikli geliyor, bunu başrınca sanırım, ortak yaşmda ortak kararlar alarak , ortak sorumluluklar alıyor insan. Ben bebeğimin babasının baştan itibaren elimi tutarak desteğini hep hissettim. Umarım böyle sürerrrr... Bence linki okuyun, ne demek istediğimi anlayacaksınız...
Bebekli Babalara Bir Düzine Tüyo

27 Temmuz 2010 Salı

Ebem & Egem

Bugün size hafta sonumuzu anlatacağım...
Bu foto benim için çok özel... Ailemizin en büyüğü, özel ve güzel insan büyük meleğim ebem ile ailemizin en küçüğü, canım, minnoş aşkım Ege' m aynı karede... Nasıl bir duygu bu, anlatmak zor... Çünkü ailede büyük olarak bir ebem kaldı... Ben biraz yavaş gidenleden olduğum için hep benim mutluluklarımı görebilir miyim endişesi yaşıyordu... Nişanladım, "düğünü inşallah görebilirim" dedi, "tabi ki göreceksin" dedim, ama ben de inşalaah dedim içimden... Hamile kaldım, "çocuğu inşallah görürüm" dedi... Çok şükür oğlumuzu, Ege' mizi gördü... Çok üzülürdüm göremezse idi. Maşallah bebekler de ebemi pek seviyorlar. Bizim ki göz göze muhabbete ebem ile... Burada ise ikisi de gerçekten uyuyorlar... Kimbilir ikisinin içinden de neler geçiyor. Ebe' ciğim inşallah daha nice karelerde bir çok mutluluğa şahit olursun. İNŞALLAHHH

Geçtiğimiz cumartesi ebeme iyi yolculuklar demeye gittik annemlere... Çünlü ebem bu hafta içi Antalya' ya kardeşini görmeye gidecek. Biraz buruk bir karşılaşma olacak sanırım. Çünkü Tayife ile aralarında çok özel bir bağ var. Onu çok özlüyor. Artık eskisi kadar sık görüşemiyorlar... Eeee ikisi de yaşlanıyorlar ve kendilerinin olmasa da birbirlerinin yaşlandıklarını görüyorlar :((

Annemlerde iken bii görmeye gelenler oldu. Başak ile Demir, Elfiye, Cem ziyaretçilerimizdi. bizim için büyük bir değişiklik oldu :)) Demir 1 yaşında kocaman olmuş... sürekli annesi "hayır" diyor :))) Bir homurdandı ki oğlan sormayın :))

Oradan Soner & Ege & ben caddebostan sahile gidip yürüyüş yaptık... Ege' nin ilk denizle tanışması oldu böylece... Sakin keyifli idi.. Taki acıkıncaya kadar. Sanki bir düğmeye basmışınız gibi, bir anda bastı yaygarayı, noluyor falan derken, bir bank bulup geçirdik önlüğümüzü üzerimize... Afiyet olsun minik aşkım :)) o gün biraz program aksadı ve 9:30 yerine 10:30' a doğru uyuduk...

Pazar günü evde ballkonda güzel bir kahvaltıdan sonra palladiuma gittik, bizim boyner ile yılan hikayesine dönen crocslar için... Benimkini başka yerden aldı aşkım da, elimizdeki hediye çeki le ona alma derdindeyiz. Palladium' daki de Boyner evde imiş, bir zahmet yazsalardı ya web'te... Boyner ile duygusal bağlarım koptu iyice... Neyse bahane oldu, gezdik. Oğlumuz da sakin etrafı seyretti, beslendi, uyudu... 5 kocaman saat keyifli vakit geçirdik sayesinde maşşallah... Biraz telaşla çabuk çabuk olsa da kocacığmla güzel bir yemek yedik karşılıklı...

Bu haftasonumuz farklı, güzel ve anlamlı idi bence...

20 Temmuz 2010 Salı

Bebekler Buluşması-1

Dün yine bir ilk gerçekleşti Ege için :) İlk defa arkadaşları ile buluştu. Aslında çok önceden tanışmıştı Ece Su ve Defne ile... Biz daha iyi bebek büyütebilmeyi dileyerek katıldığımız doğum öncesi kurslarda tanışmıştık Ece su' nun annesi Yaren ve Defne'nin annesi Aslı ile... Dolaysıyla onlarda bizimleydi ve ilk tanışmaarı anneleri bilgilenirken oldu... Dün de ilk defa karnımızın dışında gerçekleşti büyük buluşma... Sabahtan kalktık, rutin beslenme, kaka, gaz çıkarma işlemlerimizden sonra bıcı bıcı yaptık. İki tane fıstık ile buluşacaktık, di mi ya :)) güzel güzel İrem teyze'nin aldığı tulumu giyidik, saçlarımızı taradık. Hazırdık gezmeye... gidiş yolu çok sakindi, yolda uyumadı, ancak keyifli veetrafı seyrederek gittik... Buluşmaya ilk önce Ece Su geldi, Ege memnun ve derin incelemelerle yeni arkadaşını inceledi... Sonra Defne katıldı... Ve tabi ki kambersiz düğün olmaz, fotoğrafçımız Jasmin de bu buluşmayı kaçırmak istemedi ve o da ilk buluşmamızda bizimleydi... Özlemişiz ya birbirimizi. Ben de genelde evde Ege ile başbaşa, biraz yetişkin sohbetini zlemişim. Bebişler izin verdikçe konuştuk. Tahmin edersiniz ki konumuz yine bebişlerimizdi :) Biraz kucak, biraz ana kucağı 1-1,5 saat keyifli vakit geçirdik... Bu sırada 2 kere acıktı, önlüğümüzü takıp beslendik. Saat 7 gibi huysuzluk başlamıştı, biraz kucak biraz ilgi 7:30' a kadar idare ettik, Sonra uykusu iyice gelen oğlum uykuya dalamamanın verdiği sıkıntı ile iyice huzursuzlandı. Valla diğer bebişlere imrendim. yiyorlar, gazları çıkıyor, ya omuzda ya pusette uyuyakalıyorlardı... Benimki memede uyumaya alıştığı için ve evdeki konforu dışarda bulamadığı için bir türlü huzur bulamadı. babası geldiginde 7:45 gibi ipler kopmuştu ve babasını öyle karşıladık :(( Soner' de günün tükenmişliği ve iş ile ilgili sıkıntıları üstüne bir de Ege' yi ağlar görünce üstüne tuz biber oldu... bizim bütün döerken birşeyler atıştıma, migros planı bozuldu, arabaya atladık. Ege çatlar gibi ağlıyordu... 3 dakika sonra bir park yeri bulup, Ege' yi besledim ve 2 dakika sonra uyumuştu. Kasaba uğradık, eve kadar rahat geldik... besledim, artık uyur dedim. Büyük konuşmuşum :( Ege uyuyor, tam dalıyor, Yine uyanıyor. Beslenmek istiyor, bu Sefer çok geliyor, çıkarıyor. Derken gece yarısını bulduk :( En sonunda gaz sancısı olduğunu bulup ( uzun zamandır yoktu, olmaz sanmıştık) gaz masajımızı yapıp, son beslenmemizle 12' de uykuya daldık...
Bugün hayatımızdaki diğer bir değişiklik te Gülcan ablamızın bizimle olmaya başlaması oldu... Daha önce Şehnaz' ın Gün' ününe 3 yıl bakan Gülcan Hanım atrık bizim kuzumuz Ege' ye bakacak. güvenilir biri olması ilk gönlümden geçendi... Şehnaz referans verirken ilk söylediği, "Özlem çok güvenilir bir kadın" . Bu benim içimi rahatlatıı çok... Ancak yine e bırakıp gitmek çok zor geliyor. Ogün yaklaştıkça içimi bir sıkıntı kaplıyor. Düşünmemeye ve anın tadını çıkarmaya bakıyorum...

9 Temmuz 2010 Cuma

Büyüyoruzzz.... Maşallah deyin...

Posted by Picasa
Merhaba,
Her gün Ege beni şaşırtmaya devam ediyor. ondaki değişimleri görmek beni çok şaşırtıyor... Bazen diyorum ki dün böyleydi, bugün nasıl böyle... Tam alışıyorum değişime ki olumluysa acayip seviniyorum, 2 gün aynı olan şey 3. gün yine başa dönüyor. Yok bir istikrar yani... Yok yok şikayetçiyim sanmayın... Ama 7 temmuzda olanlar ve 2 gün süren iyilik hali, umarım geri gelir.. Ege ilk defa 7 temmuzda gece uzun süre uyudu. Hatta 5 saat uymuş olan oğlumuz, uyanınca ve ben saati görünce, Soner ile birbirimize bakıp "duymamış olamayız değil mi?" dedik. 2. gün de aynı saltanatı yaşadık, Derken o kadar sevindim ki dün gece yine saat başı uyanmalarla geçti gecemiz :(( Bir çözsem neye göre uzun uyku, neye göre kısa, çözeceğim belki formulu... Ama henüz yok :)) İkinci güzellik artık jimnastik oyuncağı ile Ege tanışıyor yavaş yavaş... İlk bir hafa önce denediğimizde hiç oralı olmadı, hatta ağladı bile... 7 temmuz ilk defa topları çevirdi, 10 dakikia eğlendi... bunu ara ara tekrarlıyoruz :)) Veee ilk defa puşetimizle sitede her zamankinden uzun kalabildik... kah uyanık, kah uyuyarak, iki defa kucak isteyerek 3 tur atabildik :))) Veee ilk defa tüm vücüdüna masaj yapmama izin verdi minik aşkım :))) Galiba ben de Ege de büyüyoruz... Babasıyla pozu da favorim :)) İkisini de çokkk seviyorum...

26 Haziran 2010 Cumartesi

Çıngırak

Merhaba,


Ege' den küçük bir haber... Uzun zamandır yazamıyorum... Bugün biraz blogun görüntüsünü değiştirdim. Sevdiniz mi bilmem? Yorumlara açığız...
Ege'nin  bir süredir çıngırak ile dikkatini çekmeye çalışıyordum. Bakıyordu, ama pek ilgilenmiyordu. Bugün farklı bir şey oldu. Çıngırağı ona yakın şekilde sabit tuttum, bir süre sonra eli çarptı, sonra bir kere daha derken... KEŞİFFFF :))) ve sonra yaklaşık 10 kere çıngırağa vurup çaldı. İlk oyununu oynamış oldu minnoşum :))
Ayrıca, bugünün bir özelliği daha var. Ceren (Soner' in kardeşi) nişanlanıyor. Soner İzmir' e gitti. Yani baba-oğul ilk defa ayrı kaldı... Biz babamızı şimdiden özledik ))) Halamıza da mutluluklar diliyoruz...

15 Haziran 2010 Salı

Haftasonu Gezmeleri

Bugün size cumartesi ve pazar günü yaşadıklarımızı anlatacağım... Hem çok keyifli hem de çok stresli bir gezme oldu bizim için. Cumartesi günü problemsiz bir gezmeydi. İlk defa gezme amaçlı, site dışına ben,  Soner ve annem ile çıkardık Ege bebeği.. IKEA' dan alınacaklar vardı. Çok uzun boylu bir gezme değildi . Arabaya binip, tekerlek 10 kez dönene kadar ağladı :))Sonra eve gelene kadar uyudu... Biz bu arada çocuk reyonundan alt açma yedeklerimizi,  havlu içi tülbentleri ve uğur böceği aynayı aldık. Tabi oraya kadar gitmişken, biskuvi ve köftesiz çıkmadık. Ege bebek ayaküstü atıştırmamıza bile izin verdi... Bundan aldığımız cesaret ile Pazar günü caddeye gidelim hadi dedik... Olurdu olmazdı, doktorumuzun da hediyesini bakmak üzere, bir de bana ve Soner' e crocs almaya çıktık yola... Araba giderken problem yok ta araba durunca, trafik olunca nasıl oluyorsa oluyor, uyuyan çocuk uyanıyor, basıyor yaygarayı. Buraya kadar çok problem yok... Park ettik, bu safhada ağlama krize dönüşmek üzereydi... Biraz yürüdük, Ege susmayınca kucağıma aldım, bir de ne göreyim, kaka yapmış, tüm tuluma taşmış... Ve macera başladı... Ve rezillik te... Bağdat caddesi gibi bir yerde bebek mağazalarında, kafelerde bebek bakım odası yok !!!! Aklınıza gelecek tüm iyi markaları yazabilirim burada. biz şakın, kızgın, ben bu ülkenin... diye söylenerek, daha önce alışveriş yaptığımız bebek mağazasına gittik. Burada da yoktu !!! Mutfakta değişebilirsiniz dediler ve biz iki tabure üstünde alt değiştirdik... Burası bağdat caddesi, mağazalar dünya markası !!! Snra Boyner' e gittik, crocs almaya. Daha önce bir sürü hizmetinden mutsuz olduğum mağaza, beni yine şaşırtmadı. Ege acıktı, beslenme odası sorduğumda, tuvalete konmuş bir tabure gösterdiler. Ben burası tuvalet dediğimde ise hijyen olduğunu söylediler!!! Çıldırmak üzereydim. Soner bana, ben Soner' e , annem hepimize şaşkın bakıyordu... Yani dedikleri, bebeğin varsa evde otur...  Ya da yollarda aç çocuğun altını, şet ağacın dibine... Medeniyet !!!! Daha biz çok söyleriz Avrupa Birliği hikayesi... Hayalden öte olamaz... Burası cadde, yine yazıyorum. Öyle şakınım ki... İki yer var, blogu okuyup ta ihtiyaç duyabilecekler için yazıyorum.. Marks & spencer ve Mothercare' in bebek bakım odaları insani ve olması gerektiği gibi.. Aklınızda olsun... Bu iki mağazayı örnek olması için ziyeret etmeli diğer işletmeler... Ve özellikle büyük mağazalarda ve bebek mağzalarında bakım odası şart olmalı bence... Okuyup ta nereye başvurulacağı hakkında bilgisi olan varsa paylaşırsa çok mutlu olurum. Ben de araştıracağım. Bugün söylenmelik bi yazı oldu. Affola... İlk gezmemiz de böyle bir anektod oldu...

7 Haziran 2010 Pazartesi

Öyle bir gün...

Merhaba,
Uzun sayılabilecek bir süre yazamıyordum. Bugün de parça parça tamamlayacağımı düşünüyorum. İşte Ege yine beni çağırıyor... Acıkmış biraz, biraz da kucak istemiş sanırım...Bizim günlerimiz bu aralar böyle geçip gidiyor, acıkıyoruz, yiyoruz, biraz uyuyoruz, sonra ya yine acıkıyoruz, ya gazımız geliyor, ya da benim anlayamadığım sebebten ağlamaya başlıyor.. İşte o zaman hem çok hızlı düşünen, hem çok sakin, hem de içi kıyılan bir çaresiz oluyorum... Neden neden diye bulana kadar aklar karalar karışıyor...Sonra karşılıklı bir rahatlama... Ta ki bir dahaki sefere kadar... Bu arada, yazının bu kısmına kadar 3 kere gidip geldim :))
Geçen pazartesi itibarı ile hafta içi artık Ege ile başbaşayız. Babaanne ve dedemiz İzmir 'e döndüler. Onların da telaşı var bu aralar, çünkü Soner' in kardeşini bu ay istemeye gelecekler ve nişanı da olacak. Biz oğlumla gidemeyeceğiz bu okazyona, ancak babamızı yollayacağız bir aksilik olmazsa... İşte Ege ile başbaşa olmak hem çok güzel, hem de zamanın nasıl geçtiğini anlamamak demek. Hem de tam işleri yoluna koyduğunu zannettiğinde, bir çay içme vaktinin bile olmaması demek...Mışıl mışıl uyurken nasıl bir anda uyanıyor anlamıyorum... Bak yine mızıldıyor minnoş...biraz müsade... Geldim, bu son 3-4 gündür böyleyiz. Emziriyorum, kucağımda uyuyor, iyice dalmasını bekliyorum, yatağına yatırıyorum, yarım saat sonra ağlıyor, yine bie 10 dakika besleniyor, gaz çıkarıyor ve uyuyor. Gündüzlerimiz böyle geçiyor...
Görüşmeyeni gündemimizde neler var onları yazayım:
  • 30.05.2010' da anne ve babasıyla ilk defa site içinde tura çıktı.
  • 02.06.2010' da göbeğimiz düştü. nihayet :))
  • 05.06.2010' da anne ve babası ilk defa tam banyo yaptırdılar
  • 07.06.2010' da annesi ilk defa tırnaklarını kesti...
Bugünlük havadisler bu kadar... Görüşmek üzere

29 Mayıs 2010 Cumartesi

Evde foto çekimi..

Merhaba,


Bugün tüm aile toplandık. Sabahtan herkes yıkandı, paklandı, güzel güzel giyindi. Sonra eve kuaför Fatih abi ile Sevgi abla geldiler. Babaannem, halam ve annemin saçlarını güzelleştirdiler. Merakla bekliyordum, ne olacak derken, karnım acıktı ve annem bir güzel karnımı doyurdu, kapı çaldı yine. sanırım bugün kalabalık olacaktık :) Jasmin abla gelmiş. Bu ablayı gözüm bir yerden ısırıyor, ama... Ha bildim, doğumda da gelmişti. Elinde siyah garip bir cisim tutuyor ve click click ses çıkarıyor... Yine kapı çaldı. Bu sefer epum, ebem, teyzem ve Yağmur Ece ablam geldiler... Heyyy herkesler geldi. Bir tek Amcam ile Banu Abla yok... onların da işi varmış, amcam okula gitmiş, Banu ablam da işe... Derken teyzem beni giydirdi. Bu kıyafetleri hastaneden çıkarken de giymiştim. Şu üst baş değişimini hiç sevmiyorum... Oh be nihayet bitti. Ve annemin kucağına ben, etrafımda tüm aile, güle oynaya Jasmin' e bakıyoruz... Yine click click ses çıkarıyor bu abla... Fena değil, annem ve babam beni sallayarak rahatlatıyorlar, ben de tüm sevenlerimle poz vermekten memnun oluyorum.. Çekim boyunca annem, babam ve ben 3 kıyafet değiştik... Yakında o fotoları sizlerle de paylaşacağım. Doğumda çekilenleri getirmiş Jasmin ablam, bayıldı herkes... Bu arada annem de pek sulugöz olmuş, zırt pırt gözü doluyor...
Yoruldum artık, dinlenmem lazım. Mucuxxx

Ege Oyma

25 Mayıs 2010 Salı

ilk doktor ziyaretimiz

Merhaba,



Tam bir hafta bir günlük oldu sevgili Ege' miz...Dün, yani 24 mayıs 2010 pazartesi günü, ilk doktor ziyaretimize gittik...Ege' yi hazırladım, ona ilk defa dışarı çıkacağımızı, iki tane doktora gideceğimizi anlattım. Teyzesi, Yağmur' u okula bırakıp geldi, bizi aldı, üçümüz birlikte tıpkı geçmişte Yağmur' u götürdüğümüz gibi Ege' mizi doktora götürdük. önce otoakustik doktoruna gittik. İşitme testi imiş.. Ege' yi evde doyurup çıktığım için sakin ve huzurlu idi... Kucağımda uyurken doktorun da ciciliği ile tek tek bana ne olduğunu anlatarak, önce bir kulağına, sonra ikinci kulağına baktı... Bu testi başarı ile geçmiştik... sıra geldi, çocuk doktoru ile olan randevumuza... Didem ablası da oğlumuzu bir güzel kontrol etti. biraz kilomuz azalmış, onu söyledi... Onun dışında genelde iyi bulduğunu belirtti. Çok sevinerek yine teyzesinin yanında tıngır mıngır eve geldik, teyzesinin işi varmış, hemen gitti... İşte bu macerada böyle geçti...

23 Mayıs 2010 Pazar

Ege' mizin dünyaya gelişi

Nereden başlayıp nasıl anlatacağımı bilmiyorum... Çok düşünmeden yazacağım Ege'miz ile ilgili lk satırlarımı... Hani bazı insanlar anne olmak için doğarlar, çocukken büyüyünce ne olacaksın sorularına, "anne olacağım" diye cevap verir... Ben ise bu soruya önceleri "astronot olacağım" ve daha sonra sırf farklı geldiği için sanırım "overlokçu olacağım" yantını verirdim... Bugün ben bir anneyim... Tarifsiz duygular yaşıyorum... İyi ki astronot ya da ovorlokçu olmamışm.. Nasıl desem "Ege var ya, gerisi hikaye"... Kocama bir daha aşık oldum... Duygular şelale... Size kısaca doğum hikayemizi anlatayım;
16 Mayıs, Soner' in doğumgününü bir gün geç olarak kutlama yemeğine gideceğiz... Babaaane ile dedemiz bir gün önce geldiler... Yetişir, yetişmez derken, oğlum onları bekledi... Halası 17-18 izin aldım ona göre dedi :) Yağmur Ece; "teyze pazar sakın olmasın gösterim var"dedi... Annem, tahmini doğum tarihini öğrendikten sonra massengerine ekim ayında "beklenen gün 17 mayıs" yazdı... Oğlum tam 40 haftasını doldurdu 17 Mayıs' ta...  16' sında belirti geldi, doktorumuz Cem, takip edin sancıları dedi... Bu arada yemek planını Soner iptal edelim dedi, gerek olmadığını evde beklemenin daha zor olduğunu söyledim... Ve biz yemeğe gittik, Banu ile Alper'(Ege' nin amcası) in oturduğu sitenin lokaline... Yedik, içtik, sohbet ettik... Arada sancı geliyor, çok dayanılmaz değil...Bu arada Fenerbahçe-Bursapor maçı var, kim şampiyon olacak hikayesi... Derken lokalde, harrala gürrele bir kavga, masalar devriliyor... Sinirler gergin kalkıyoruz... Banu' larda bir süre oturduktan sonra eve geldik, sancı var 15 dakikada bir... derken azaldı azaldı, yattık ve yatmakla kalkmamız bir oldu 5 dakikada bir... Doktorumuz Cem Beyi aradık, saat 1:30..."hemen doğumhaneye gidin, bilgi veriyorum ben de geleceğim" dedi... Çok çok heyecanlıydım, bir kaç saat sonra mucizemizi görecektik. Bu kavuşma anını ne kadar beklemiştik Soner ile birlikte... Çok az kalmıştı Ege' m.. Hastaneye baban, babaannen, deden ve halan ile gittik. Evden çıkmadan Ebene ve Teyzene haber verdik... Bir de fotoğrafçın Jasmin'e... Herkes bu mucizeye tanık olmaya gelmişti, yürekler ağızlarda, dualar mırıldandı... Annen seni dünyaya getirsin diye... Son ana kadar tüm bu insanlar yanımızdaydı, sonra baban kaldı ve beraberce yüreklerimiz atarak senin gelmen için çabaladık... En sonunda doktorumuz senin normal yolla dünyaya gelmek istemediğini, sezeryene gitmemiz gerektiğini söyledi.... Ve ben çok ağlamaya başladım, bir terslik olacak diye... Soner de ağlıyordu... Aile oluyorduk, her geçen saniye Soner'e de kendimi daha yakın hissediyordum...Derken sezeryene hazırlandım ve yine heyecanlı bekleyiş başladı... Derken ilk sesini duydum, dünyalar benimdi artık...Saat 8:01... Gelmiştin ya, kavuşmuştuk ya sana... Gerisi hikaye...

7 Mayıs 2010 Cuma

Mom to be...

2 gün sonra anneler günü... Bu sene diğerlerinden daha farklı benim için... Aslında özel günleri, kutlamaları severim... Son senelerdeki ticari kokan, gözümüze gözümüze sokulan "hediye al", "unutma", "ben 100 kere hatırlatayım, seni bıktırayım" kampanyaları da olmasa herşey pek güzel olacak... Yazıya başlarken aklımdaki bu değildi, ama o kadar kızıyorıum ki bu da çıkıverdi beraberinde...
Anneler Günü' nün sanırm 3. aşamasındayım... İlk önce sadece çocuktum, annemin ve ebemin anneler günü vardı benim için, hala var, hep olsun... Çocuk gözüyle, telaş, kutlama, "anneciğim günün kutlu olsun" demek pek hoş doğrusu...Annemin de benim hediyem sensin demesini hatırlıyorum... Ne demekti ki bu acaba :)) sonra bundan 7 yıl önce 22 Nisan' da teyze oldum... Yağmur Ece ilk doğduğu saniyelerde Çiğdem ile birlikte karşıladık onu dünyamıza... Muhteşem bir buluşmaydı... Yağmur Ece' ye bebekliğinde her baktığımda gözlerim doluyordu ve diyordum ki bir çocuk ancak bu kadar sevilir heralde... Daha ötesi yoktu... Yağmur Ece hep çok özel bir çocuk oldu benim için, sanırım ben de onun için... Şimdi anneler gününe 2 kala ben de anne olmak üzereyim... Birkaç gün önce yazdığım gibi çok değişik, yoğun duygular içindeyim... Tarif edilecek gibi değil. "Ne hissediyorsun?" deseniz, bilmiyorum.... Ancak teyzelikte hissettiklerimden sonra, annelik duygusu bedenime sığar mı bilmiyorum... Belki bu Anneler Günü, en bilinmez duygularla dolu olarak hatırlanacak benim için... Belki de Ege' miz gelir o güne kadar, biraz bilebilirim, şaşkınlığımın arasında duygularımı... Çok heyecanlıyım...
Yazı yazma işini çoktan bırakmıştım.... Yine dökülüyor kelimeler.... Gevezeliğim tuttu...
Ebeciğim, anneciğim, canım kardeşim ve tüm annelerin günü kutlu olsun.... Sizi seviyorummmmmm

4 Mayıs 2010 Salı

Seni Bekliyoruz...
















Canım oğlum, biricik Ege'm,











Bugün 4 mayıs 2010. Seninle kavuşmamıza çok az kaldı... Seninle başlayan yolculuğumuzun en yoğun duygularının yaşandığı andayım... Şu ana kadar tabi... En heyecanlı, en stresli, en meraklı, en yakın, en uzak hissettiğim anlar... Bazen anneyim ben diyorum, bazense bu kavrama çok uzak hissediyorum kendimi... Baban da benzer duygu denizlerinde yüzüyor bu aralar... Çok heyecanlı olduğunu görüyorum, çok çaktırmıyor ama içi içine sığmıyor bir taraftan...












Hamilelik sürecimde bana şimdiye kadar hamileliğin güzel yanlarını yaşattın canım oğlum. Onun için hamilelik bir an önce bitsin, bıktım bu eziyetten sözünü söyleyen annelerin duygusundan çok uzağım... bunun için sana çok teşekkür ederim... Ayrıca bu süreçte psikolojinin ne kadar önemli olduğunu dünya biliyor artık... Öncelikle babanla çift olarak birlikte yaptık bu yolculuğu... Öncesinde olduğu gibi bu süreçte de destek olduk birbirimize... Birbirimizin duygusuna dikkat ettik, yetişemediğim yerde baban hep devredeydi... Senin ve benim rahatım için çok özen ve çaba gösterdi... Bu arada evde harika bir yardımcı, ben bişey yapamadığımda ya da zorlandığımda işler hiç geçiştirilmedi... Onun için bu anlamda sinir - stres yaşamadım ki, bu çokkkk önemli... Büyüdükçe bunu sen de anlayacaksın bitanem...












Bu arada uzun bir süredir bizimle saklambaç oynuyorsun, en son seni 15.02.2010' da gördük. Sonra elinle kapattın yüzünü ve hiç göstermedin... Benim gibi bir meraklı için bu süreç çok heyecanlı... Onun için bizim son zamanlarda birçok insanın elinde olan 3 boyutlu foton yok :))) Tam bir süprizsin Ege'm...












Evettt, kaç gün var buluşmamıza bilmiyorum, seni bekliyorum....