6 Ekim 2010 Çarşamba

Çalışan Anne Olmak




Çokkkk uzun bir arada sonra yine yine yeniden yazmak... Çok özledim... Bu konuda kendimi geliştirerek, daha sık yazan, yaşadıklarını kaydeden ve Ege'min gelişiminin an be an burada paylaşan bir anne olmak hedefindeyim. Ancak şimdiye kadar hem çok yazasım vardı, hem de elin bir türlü gidemez ya öyle bir haldeydim.... Çok şey birikti anlatacak, hepsini bu yazıya sığdırmak çok mümkün değil...
Sıklıkla rollerim değişiyor, önce hamileydim, sonra anne oldum, minik mucizemize kavuştum, çok çok mutlu oldum, başta da yazdığım gibi çeşitli duygular yaşadım... Sonra 26 ağustos 2010 işe başlama tarihi geldi çattı... Öncesinde gayet mantık insanı olarak tanınan ben, hep güçlü olan! (acaba) bayağı çaresiz, üzgün, sulugöz biri oldum çıktım... Şimdi ben oğlumu evde bırakarak tüm günü nasıl geçirecektim? Aynı zamanda beni bekleyen bir sürü iş yoğunluğunu da yetiştirecektim??? İlk gün işe gittim, anneme de rica ettim "ilk hafta
 kalır mısın?" diye... Daha önceden buna ihtiyacım olacağını düşünmediğim için, biraz da emrivaki yaptım... Neyse annem geldi.. Akşam eve geldim, Ege herkese gülüyor, bana yüzünü çeviriyor... Nasıl moralim bozuldu anlatamam. 3,5 aylık oğlum bana trip yapıyor... Veeee, çeşitli sorgular, düşünceler, "doğru mu yapıyorum?", "neden ücretsiz izin almadım?" gibi sorular beynimin içinde dolanıyordu... Tabii hiç bir şeye odaklanmam, konsantre olmam mümkün değil... Bu da ayrı bir stres kaynağı... İşe başlamışım, süreç başlamış ve ben bir türlü dönemiyorum... Çok zor geçti ilk hafta... Bir de bir yoğun eğitimlerle başladı ki, ne olduğumu anlamadan... Çok özlüyordum Ege'yi...
Neyse ki 4 Eylül'de bayram tatili geldi ve biz ailece ilk tatilimizi yaptık... Cumartesi günü Soner, Ege ve ben arabayla Cunda'ya doğru yola çıktık... küçük bir otel bulmuştuk orada, internetten okuyup ta olumlu yorumları da okuyunca... çok harika 4 gece geçirdik. Otel sahipleri, çalışanlar çok sıcak ve candan insanlardı. Bize bebek küveti bile sağladılar ve biz Ege'yi balkonda mis gibi yıkadık... bir akşam dışarı yemek planı yaparken Ege uyuyarak bize bir alternatif düşündürdü ve Soner yemekleri balkona getirdi ve bizim için keyifli ve nefis bir ziyafet oldu... Oradan, Çandarlı'ya babaanne ve dedenin bayramını kutlamaya gittik, onlarla da 3 gece kaldık... Ege' yi çok büyümüş buldular, özlem giderdiler...Ve 11 Eylül'de yine İstanbul'un yolunu tuttuk...
13 Eylül, okulların açılması ve işe yeniden dönüşle, artık işe tam dönüş olmuştu... İşi yetiştirme, Ege'me süt yetiştirmeye çabalama, evde Ege ile vakit geçirmek, Gülcan teyzenin Ege ile gün içinde nasıl olduğunu takip etme, Soner ile yeniden değişen rollerimizle alışma... Kendimi ellerindeki topları düşürmemeye çalışırken, gözleri şaşı olan jonglör gibi hissediyordum... Emzirme haftası olan bu haftada, keşke diyorum, keşke bir süre daha Ege ile kalabilseydim... Daha dingin, daha sakin, daha mutlu olurdum... Emzirme manifestosunda yazılan bebeğinizi 6 ay emzirirken, annenin en az 6 ay bebeğiyle olması yönündeki kampanyayı yürekten destekliyorum... Ben buna çok ihtiyaç duydum, duyuyorum... Bu kadar stresli iken, tadını çıkarmak zor... Ama anne olmak herşeye değer...
Bu arada ilk haftalara göre daha iyiyim, ancak daha iyi değilim...



2 yorum:

  1. Güzel Annem Benim, iyi yüreklim.... temiz kalplim .... ince ruhlu Özlem'immmmmm..... Seni çok seviyorum, iyi ki varsın , iyi ki senin gibi bir evlada sahibim....

    YanıtlaSil
  2. Canım bu süt verme koşturmasını çok iyi anlıyorum berk e hamile kaldığımda hep gene o koşuşturmacayı yeniden yaşayacağımı düşündüm ama bak şimdi ikiside büyüdü. Bunu ancak yaşayan bilir bu süreci en rahat şekilde geçirmeni dilerim (nasıl olacaksa) sevgiler.

    YanıtlaSil