21 Kasım 2014 Cuma

"Tahmin Et" oyunu

Bugün sizlere okulda öğrencilerimle oynayıp çok keyif aldığım oyunu paylaşmak istedim. Bu akşam hafta sonu oyunu olarak alıp eve götüreceğim. Belki sizin de ilginizi çeker :)
Biz bu oyunu 5 yaş grubuyla oynadık. Oyun için en az 2 kişi lazım. Daha fazla kişi olması oyunu daha eğlenceli hale getirebilir. bir kişi ebe seçilir. Onun için önceden hazırladığımız kartondan şapkaya görmeyeceği şekilde bir resim yapıştırılır. Ben öğrencilerime hayvan resimlerini hazırlamıştım. Hazır kartları da bu oyun için kullanabilirsiniz. Ebe olan çocuk çeşitli sorular sorarak cevabı bulmaya çalışır.
Sorulabilecek sorulara örnekler

Büyük mü? küçük mü?
Tüylü mü?
Sert mi? yumuşak mı?
Yüzebilir mi?
Uçabilir mi?
Evcil mi?....

Bu oyunda çocuklar eğlenirken bir yandan da soru sorma, kavram becerisi, akıl yürütme gibi yönlerini geliştirebiliyorlar. Hadi bakalım tahmin oyununa :)

19 Kasım 2014 Çarşamba

Çocukluk Hakkı

Bugün 20 Kasım "Çocuk Hakları Günü" ile ilgili paylaşımlar sosyal medyada dolaşmaya başladı. Anne olmam ve mesleğim vesilesiyle çocuk denince bütün radarlarım açılıyor ve farklı bir sürü görüş, gözlem, yaşantıyı çekiyorum. İşte bugün size bir yaşantı ve nacizane "çocukluk hakkı" ile ilgili bir kaç cümle yazacağım....

Geçen gün Beşiktaş'ta  bir yerde oturmuş, uzun zaman yapmadığım bir kahve keyfi yapıyordum. Uzun zamandır yapmadığım bir yaşantının ardından. Evlilik, çocuk derken ertelediğim "Aile Terapisi Eğitimi"... Neyse;

Bir kız çocuğu yanıma yaklaştı. "Abla bana peynir, ekmek birşeyler alsana. Kardeşime bez alsana..."
Beni bir sürü ambivalant duygulara götüren cümleler. "Abla para istemiyorum ki.." Ve bu son zamanlarda rastladığım yeni bir isteme hali... Kızgınlık, acıma, ane-babasına inanılmaz öfke, merhamet, yardım etme isteği- istememe, çünkü yanlış... Bu çocuğun çocuk olma hakkı doğmadan alınmış ve bir anlamda nesneleştirilmiş. Burada yemek alma, almama tartıştığım konu değil, kişisel tercih meselesi. Benim değişik durumlarda farklı davrandığım bir durum. Ancak bu çocuk ne öğreniyor, insanlara ve hayata dair... İşte canımı sıkan.. Bu olay bu günde nedense paylaşasım gelen bir yaşantı oldu. Bu konuda düşünce, duygu paylaşımları sohbet ettiğim kişilerle sıkça da yaptığım bir konu.

Bir de farklı bir boylamda yaşayan "şehirli çocuklar".  Çocuklar koşmuyor, oynamıyor. Okullarda merdiven inmekten korkan, bahçede koşarken zorlanan çocuklar fazlalaşıyor. bir yandan da sınıfta oturmakta zorlananlar... Doğalı bozuldu çocukların. Tüm gün okulda çocuklar. Bir kısmı okul sonrasında programlanmış aktivitelerde gelişiyorlar!!! Hiç biri bahçede arkadaşlarla oynanan serbest oyunlar kadar eğitici değil ki :( Bir çocuk için oyun hayattır. Bu bir başka yazının konusu elbette... Bahçeler, parklar o kadar az ki. Ya da arabayla ulaşılıyor bu yerlere. Orada sürekli gördüğü birkaç arkadaşı olamıyor. Ebeveynlerin arkadaş olmaya çalıştığı çocuklar.. Mahallede oynama kavramı kalkmış durumda. Şanşlı bir azınlık, bir şekilde sitelerde kısmen bu ihtiyacı karşılıyor. Onların da zamanı kalırsa tabi :(

Çocuklardan çok şey bekliyoruz diye düşünüyorum bazen. Sürekli "doğru gelişiyor mu?" "yeterli mi?" diye düşünüyoruz. 10 yıl sonraki performansını hesaplıyoruz. Nacizane önerim; çocuğu yaşını unutmayarak, bugünü yaşamasına izin vererek büyütelim. Bu demek değil ki ne yaparsa yapsın, oynasın tüm gün... Elbetteki yaşının gereklerini yapması için ortamı sağlayalım, ancak ÇOCUKLUK HAKLARI' nı almayalım.