7 Haziran 2010 Pazartesi

Öyle bir gün...

Merhaba,
Uzun sayılabilecek bir süre yazamıyordum. Bugün de parça parça tamamlayacağımı düşünüyorum. İşte Ege yine beni çağırıyor... Acıkmış biraz, biraz da kucak istemiş sanırım...Bizim günlerimiz bu aralar böyle geçip gidiyor, acıkıyoruz, yiyoruz, biraz uyuyoruz, sonra ya yine acıkıyoruz, ya gazımız geliyor, ya da benim anlayamadığım sebebten ağlamaya başlıyor.. İşte o zaman hem çok hızlı düşünen, hem çok sakin, hem de içi kıyılan bir çaresiz oluyorum... Neden neden diye bulana kadar aklar karalar karışıyor...Sonra karşılıklı bir rahatlama... Ta ki bir dahaki sefere kadar... Bu arada, yazının bu kısmına kadar 3 kere gidip geldim :))
Geçen pazartesi itibarı ile hafta içi artık Ege ile başbaşayız. Babaanne ve dedemiz İzmir 'e döndüler. Onların da telaşı var bu aralar, çünkü Soner' in kardeşini bu ay istemeye gelecekler ve nişanı da olacak. Biz oğlumla gidemeyeceğiz bu okazyona, ancak babamızı yollayacağız bir aksilik olmazsa... İşte Ege ile başbaşa olmak hem çok güzel, hem de zamanın nasıl geçtiğini anlamamak demek. Hem de tam işleri yoluna koyduğunu zannettiğinde, bir çay içme vaktinin bile olmaması demek...Mışıl mışıl uyurken nasıl bir anda uyanıyor anlamıyorum... Bak yine mızıldıyor minnoş...biraz müsade... Geldim, bu son 3-4 gündür böyleyiz. Emziriyorum, kucağımda uyuyor, iyice dalmasını bekliyorum, yatağına yatırıyorum, yarım saat sonra ağlıyor, yine bie 10 dakika besleniyor, gaz çıkarıyor ve uyuyor. Gündüzlerimiz böyle geçiyor...
Görüşmeyeni gündemimizde neler var onları yazayım:
  • 30.05.2010' da anne ve babasıyla ilk defa site içinde tura çıktı.
  • 02.06.2010' da göbeğimiz düştü. nihayet :))
  • 05.06.2010' da anne ve babası ilk defa tam banyo yaptırdılar
  • 07.06.2010' da annesi ilk defa tırnaklarını kesti...
Bugünlük havadisler bu kadar... Görüşmek üzere

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder