OLAY 1:

OLAY 2:
Sabah uyandık, rutinimizi tamamadık. Süt içme, tuvalet, diş fırçalama, yüz yıkama, giyinme... Sonra vitaminimizi içmek üzere mutfağa yöneldik. O da ne, penceremizden görünen elektirk telinde bir erkek montu asılı. Şaşırdık. Çıkarken, almaya çalışan komşu ile karşılaştık. Yukardan eşine atarken takılmış olduğunu öğrendik. Yoldaki Ege' nin yorumları:- Ne yapacak adamcağız? Montsuz üşür bugün. (oğlum başka montu vardır, onu almıştır. Senin de var ya..) Rahatladı biraz.- Anne nasıl alacaklar şimdi? Kargalar mı düşürecek? . (olabilir, kıkırdadık)- İtfaiye mi çağırsalar. uzun merdiven ile kurtarır. ( vay oğlumun akıl yürütme becerileri iyi çalışıyor. Gururlandım niyeyse :))Baktım merak duygusu içinde, "anneanneyi arayalım mı oğlum?" dedim. (anneanne ile yazdan beri aynı apartmandayız.) Sevinerek "evet" dedi. Aradık, öğrendik ki mont apartman görevlimiz Arif tarafından alınmış. O da uzun bir merdiven getirip, indirmiş aşağı. Ege' nin beni kopardığı an: "çok şükür, çok sağ olsun Arif. İyi ki var" Canım benim hep değer bilsin :)
OLAY 3
Son paylaşımım da yarım saat önce yaşandı... Bu beni en çok dumur eden oldu galiba.. Bunu paylaşayım derken yukardaki ikiyi de ekledim :)

Ege büyük tuvaletini yaparken hem yanında beklememi istiyor, hem de aşağı bak bana bakma muhabbetimiz var bir süredir. Neyse ister istemez kafam oynayınca, uykusunun da gelmesinin verdiği huysuzlukla "sen öl" dedi. Ben: Ama ölürsem beni göremezsin.Ege: Görürüm.Ben: Nasıl?Ege: Aklımdan görürüm. Hem Atatürk var ya bizim okulda, onun yanına giderim. O bana yol gösterir. Hem o iyi biri, çünkü bizi düşmanlardan korumuş.Ben: .......... (Öptüm onu)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder